Yasin Mortaş Hayatı/Sanatı

Yasin Mortaş 1967 yılında Kahra- manmaraş'ın Afşin ilçesinde doğdu. Afşin Lisesini ve Sağlık Meslek Lisesini bitirdikten sonra A.Ö.F. İşletme Fakültesini ve Sağlık Yüksek Okulunu bitirdi. Halen kamu kurumunda çalışmaktadır.

 

Şiirleri; Dolunay, Dergâh, Yedi İklim, Kırağı, Hece, Türk Edebiyatı, Bir Edebiyat Yaprağı gibi çeşitli dergilerde yayımlandı.

 

2013 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından Türkiye genelinde yapılan "Sevgi En İyi İlaçtır" temalı öykü yarışmasında "Paslı Bisiklet" isimli eseriyle Türkiye ikinciliği, 1993 yılında Manzum Ashab-ı Kehf şiir yarışmasında "Mağara Yarenleri" şiiriyle Türkiye üçüncülüğü, Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneğine (ESKADER) bağlı yayın yapan "sanatalemi.net" tarafından düzenlenen ülke geneli şiir yarışmasında "Gün Tenha" şiiriyle Türkiye birinciliği ödülü aldı. 2012 yılında Ulusal Amasyalı Mihri Hatun Şiir Yarışmasında "Yeşilırmak Bir Aşk Seyyahı" şiiriyle mansiyon ödülüne layık görüldü.

 

2013 yılında İstanbul Valiliği tarafından hazırlanan 'Şiirlerde İstanbul' antolojisinde "Itri Şehir" şiiriyle yer aldı ve şiir Emin Olcay tarafından seslendirildi.

 

Fotoğraf sanatıyla da ilgilenen Mortaş'ın birçok fotoğraf ödülü ve sergileri bulunuyor. Şiirlerini Güvercin Vadisi Şiirleri (1997) adlı kitapta topladı.

 

GÜN TENHA


eyruhunun açıklarında aşkı aminleyen
huşulu sesin divanesi
yeryüzünün güneşli alfabesi
ruhunun suretini yakıp uçsuz denizlerde
Yusuf uykusuna eğilen gül meftunu
Leyla'yı aydınlığa çeken ilhamın dipnotu
ışınlarla yüreğe bildiri dağıtan
kutlu sözün serüvencisi
alemin muhabbeti canım merhaba


/ki böylece merhaba
damarının çölünden geçerek
kulağına yumuşak
semalardan iner
yağmur kokar

tozlu günün/

 

yıldız çiçeğine uzanan
elim bir kor mudur İbrahim duldalar yanıyor
geceden kopan saçımın uzun trajedisiyle
bu gönül dinletisi dar balkonum yıkık mıdır
kidar pencerelerde sıkışan kalbim
vakti terleten sevinci unutmuş mudur
sırlı yakarışla
yol tutmuş mudur İbrahim
falevin çatırdayan
sesi gelmeden
direği çelikten
birev tutmalısın
bu kafesten
uçmadan günün/

 

ve deki
karanlığın damar damar sarp akışıyla
suyun taştığını sözün ırmaklaştığını
kanadı kıpır kıpır denizlerin seni içtiğini
ağıtlarla süzülen aşka büyüdüğünü söyle
söyle ki ağır göğün sözlüğüyle bakışını
odem sunaksız sevdayı sarıp duruşunu
kıtalarda dinlenen hüzün kıpırtılarını
irkilen derinliklerime vuruşunu
dualarla savayım /geleyim
/şırılşırıl
ışıkları akan su
başak getir
bereketle emsin
günüm/

 

kök tutan duygularım
ipekten geceye serilmiş tenha mıdır ki
soğuk bir ay ışığını geçirir tenimden
put yüzlü resimler bakar üşürüm
korkuyu gören yürümenin derisine bürünür
şiir huzmesini yanağında kaybeden
sağanağa körelmiş kentler gibi büyürüm
/göğsünde
inip çıkan
iç ağrıların

bir dağı donduran
iklim olur
titrer günün/

 

gözlerine yağmur salmış çağın esiri
serpintilere adanan hüzün ruhunda sınandı
buğularla yazılan silik harfler paslandı
yıllandı gözlerinde kararan günün
boyun ağrılarını çoğaltıp kaldın aynanda
ve sezgiyi kelimeye döndüren kalemin sesini
alnına derin izler bırakan zamanın
uzayan yankısı bedenine dağıldı
/sıkıldığın her ödevi
çözer karınca dilimi
rızıklanır kainat toprağınca
sebeplenir
her günün/

 

sana yolladığım
sırılsıklam mektupların yaprakları kurudu mu
altı çizili gözyaşlarının akmaz saatlerinde
ve yüzünü kurak başak tarlasında büyüten
zakkum renkli akşamın eteğine tutunup
türkülere hüzün demleten buğularla
solgun ruhumun sıcağına döndüm
kırışmış gömleğine çay dökülesi
lekeliömrüm
/sabah gözlü
nergislerin
nazlı yükü
dolar duylarına
ve içilirtavşan kanı
bir yudumluk günün/

 

gözlerine yağmur salmış aşkların esiri
azaların kabeye yönelmiş sıcaklıklar indirir diline
yüreğinin kubbesinde hüznü eritir
/ab-ı hayattır artık
insanca günün/